Mevlânâ Muhammed Muhsin ed-Dehlevî kuddise sirruh

Tombstone at the noble grave of Hafiz Muhammad Mohsin Dehlavi

Mevlânâ Muhammed Muhsin ed-Dehlevî Nakşibendî Müceddidî kuddise sirruhun hakkında çok fazla malumat bilinmemektedir, hicrî takvimin 12. asrında Delhi’de yaşayan sâdât-ı kirâmın büyüklerinden olağanüstü bir Üstad..

Âlimler arasında zirveye çıkmış ve Müceddidî yolunda Üstad olmuş bir zat. Hindistan’ın değerli hadis âlimi Şeyh Abdulhak ed-Dehlevî’nin torunlarından. Müceddidî evliyalarının münevver ailesinden olmasına rağmen tarihte O’nun hakkında fazla bilgi yoktur. Gerçekte O, كما قال تعالى أوليائي تحت قبابي لا يعرفهم غيري Allah Teâlâ’nın buyuruduğu gibi: Benim dostlarım benim kubbemin altındadır benden başkası onları bilemez (İhyâ-u Ulûmiddin c.4 s.357)

Delhi’de yaşarken ilk olarak Mevlânâ Muhammed Ma’sûm Serhendî’nin beşinci oğlu, Mevlânâ Muhammed Seyfeddîn kuddise sirruhū ile tanıştı. Babası tarafından Babür hükümdarı Alemgir Şâh için irşada gönderilmişti. Mevlânâ Muhammed Seyfeddîn daha 27 yaşında ve Nakşibendî tarikatinin büyük Üstadı olarak, O’na bu manevî yolda bey’at etti. Hicrî 1076 civarında

Kısa zamanda Müceddidî tarikatinde sülukunu tamamladı ve şeyhi tarafından hilafet aldı. Mevlânâ Muhammed Seyfeddîn sonra O’nu Mevlânâ Muhammed Ma’sûm’un yanına özel dua için gönderdi. Serhend’e vardığında, Mevlânâ Muhammed Ma’sûm O’nu daha âli manevî makama ulaştırdı ve O’ndan da hilafet aldı.

Mevlânâ Muhammed Ma’sûm hicrî 1079’de vefat ettiğinde Üstadı Mevlânâ Muhammed Seyfeddîn huzurunda devam ederek âli manevî makamlara ulaştı. Mevlânâ Muhammed Seyfeddîn’in bir mektubunda, Mevlânâ Muhsin ed-Dehlevî’nin “Zimnî” olmasına çok yakın olduğunu belirtmektedir. Bu, şeyhinin bütün manevî özellikleri ve mükemmelliklerin O’nda da artık bulunması anlamına geliyordu.

Özellikle takva hususunda çok âli manevî makamlara ulaşmıştı. Seyyid Nûr Muhammed el-Bedevânî Hazretleri (1135 hicrî), tarikati ilk Mevlânâ Muhammed Seyfeddîn’den almıştı, daha sonra Mevlânâ Muhsin ed-Dehlevî ile birleşerek yolun daha yüksek mertebelerine ulaşmış. Dedi ki; “Bir seferinde Mevlânâ Muhsin ed-Dehlevî’nin türbesini ziyaret etmek için gittim; bir ilhamla şeyhin cesedi ve kefenin daha sağlam bir halde durduğunu gördüm ama ayak hizasında ve kefenin o tarafında toz birikmiş. Bu durumu O’ndan sorarak; “Hatırlıyorsan abdest alırken birisinin taşını abdest aldığım yere izinsiz koymuştum, sahibi geri geldiğinde ona geri iade etme düşüncesiyle. Bu toz ayağımı ona bir sefer değirmem ile oluştu.”

Mevlânâ Muhsin ed-Dehlevî bir yere çıktığında mektublar aracılığı ile Üstadlarıyla irtibata geçermiş. Mevlânâ Muhammed Ma’sûm’un 67. mektubun ikinci cildinde O’na hitap ediyor. Mevlânâ Muhammed Seyfeddîn’in mektubatlarında da iki sefer Mevlânâ Muhsin ed-Dehlevî’den ve makamından bahsediyor. (170 ve 172. mektub) ve iki mektup direk olarak O’na yazılmış.

Doğum ve vefat tarihleri tam olarak bilinmemektedir ama hicrî 1135 de, halifesi ve vârisi Seyyid Nûr Muhammed el-Bedevânî’den önce vefat etmiştir. Hazinet-ul-asfiya’nın müellifi hicrî 1147’de vefat ettiğini kayıtlarına almış ama bu delillerle çelişkili. Muhtemelen doğumu hicrî 1060 öncesi ve vefatı hicrî 1130 öncesi.

Münevver kabri Delhi’de, dedesi Şeyh Abdulhak Muhaddis ed-Dehlevî’nin türbesinin içinde

Mevlânâ Muhsin ed-Dehlevî ‘nin mübarek oğlu Şeyh Muhammed İhsan kuddise sirruh büyük bir şeyh ve Mevlânâ Mazhar Cân-ı Cânân kuddise sirruh önde gelen halifelerindendir.

Nakşibendî Müceddidî tarikatinin altın silsilesinin bir sonraki gelen şeyhi Mevlânâ Muhammed Nûr el-Bedevânî kuddise sirruh.

Grave of Hafiz Muhammad Mohsin Dehlavi 1

Grave of Hafiz Muhammad Mohsin Dehlavi 2

Courtyard with other graves inside the shrine complex of Shaykh Abdul Haqq Dehlavi

error: Content is protected.