SEYYİDUNE-L-KÂSIM BİN MUHAMMED BİN EBÎ BEKR-İS-SIDDÎK Rahmetullahi Aleyh
SEYYİDUNE-L-KÂSIM BİN MUHAMMED BİN EBÎ BEKR-İS-SIDDÎK Kuddise Sırruh
Selmân-ı Pâk-i Fârisî’den manevi hilafet almıştır. Medîne’de “fukahâ-i seb’a”dan biriydi.
Eyyûb Sehtiyânî kuddise sırruh diyor ki: “Ben Kâsım bin Muhammed’den daha faziletli bir insanı görmedim.”
Adaletiyle meşhur olan Ömer bin Abdulaziz radıyallâhu anh da: “Zâhirî hilafet de Kâsım’ın hakkıdır. Bana kalsaydı ona verirdim.” demiştir.
Ashâb-ı kiramdan sonra Kâsım bin Muhammed kuddise sırruh, Hârice bin Zeyd, Saîd bin Müseyyeb, Urve bin Zübeyr, Ubeydullah bin Abdullah, Ebû Bekr bin Abdurrahman, Süleyman bin Yesar adlı zevâta, “fukaha-i seb’a” denilir. Bunlar Medîne’de ilmi neşrettiler.
Şöyle demiştir: “Allah Teâlâ’nın hakkını bildikten sonra adamın cahil kalması, bilmediği birşeyi söylemesinden daha hayrlıdır.”
Sekâretinde: “İçinde ölmüş olduğum elbiselerim ile beni gömünüz. Çünkü onda ben namaz kıldım.” diye vasiyet etmiş; oğlunun: “Ben seni kefenlerim.” sözü üzerine: “Hayır hayır.. Ölüye yeni kefen gerekmez.” demiştir.
Hac veya umre seferinde iken hicrî 101, bazılarına göre ise 106 senesinde vefat etmiştir.
O sırrı azîmi, Hazreti Ali radıyallâhu anh’ın torunu, seyyidenâ Ca’fer Sâdık rahmetullâhi aleyh’e devretmiştir.